The Twilight Saga: Eclipse

***   3/5

Bu twilight çılgınlığından ben de hazzetmiyorum evek. Ama dayanamadığım şey toptan kafayı yemiş twilight hayranları. Yoksa ne normal hayranlarla, ne de malzemenin kendisiyle öyle bi alıp veremediğim yok. Kitapları okumadım bilmiyorum zaten. Filmler de off ne biçim şahane diil, ama öyle adamın gözünü de çıkarmıyo, bişeye bakarak patlamış mısır yemek için gayet güzel bi bahane.

Hem ben Kristen Stewart'a, ve oynadığı her filmde görebileceğimiz "her cümlemin...... [iç çekiş]... ortasında durup... [nefesimi tuttt] ... [hızlıca bi anda:] böyle çok karizma çok lise konuşurum acayip bişey ... [kalan nefesi bırak]" konuşma tarzına hastayım. Evet, twilight olsun olmasın, 17 yaş lise bunalımı hallerinde devamlı. Ama yiyorum ben o tavırları. 17 yaşındayken, lisede etrafımdaki kızlar aynısı yaparken de yiyodum, hepsine aşık oluyodum anasını satiim. On yıl geçmiş hala adam olamamışız. Kızı ekranda her gördüğümde öpesim geliyo, utanmadan söylüyorum.


Jacob vs Edward

Gittiğim sinemada Jacob meme uçları ve altıpatlarıyla ne zaman ekranda görünse, salonu dolduran kızlardan "ooohhh", "yavruuuummm", "yirim seni anam ohş memelere gel" mealinde ıslık, alkış ve tezahürat geliyodu. Jacob da kendini biliyo namıssız, maşallah filmin tamamını cıbıldak geçiriyo (abartmıyorum). Bu yaşta bi çocuğun, ne kadar bilgisayar efekti destekli olursa olsun, o vücudu yapması için en güzel yıllarını spor salonundan çıkmadan geçiriyo olması lazım, yazık.

Öte yandan Edward, "hıyarım, kıroyum, cılız ama maço erkeğim, hıyarım demiş miydim?" rolünü başarıyla canlandırıyo, bunun sebebi de, içimde bi yerlerde hissediyorum, muhtemelen Robert Pattinson'ın da hakkaten hıyar olması. Fakat ne de olsa vampir, ne de olsa cool, ne de olsa yakışıklı, ne de olsa Jacob gibi ter kokulu soyunma odası erkeği diil. Gönlüm senden yana vahşi çocuk. İnternetteki ölümcül Team Edward ve Team Jacob kapışmasında, tweet sayılarına bakarsak Jacobcılar açık ara önde gidiyo, bizim salonda da Edward'ın alkışsız kalmamasına rağmen Jacob bariz eziyodu. Sanırım Edward'ı tutan bi ben vardım. Gerçi ben hep böyleyim. Arkadaşlarla Buffy'nin erkek arkadaşlarını kapıştırdığımızda da ben hep Angel'ı tutardım (Buffy'nin erkek arkadaşlarını kapıştırmışlığım olduğunu sağda solda söylemeyin, zaten üç kuruşluk havam var, o da gider mazallah.)


Bana böyle tutucu ahlak prensipleriyle gelme, Edvırd

Bittabii filmin değerleri çok konservatif, tutucu, eski kafalı. Evet, bütün twilight hikayesi zaten gençken şaapmama metaforu. Edward vampir, "kendimi tutamıyorum seni yimek istiyorum Bellam, az pişmiş bifteem benim, ama seni seviyorum o yüzden tutcam kendimi yemiycem" diye helak oluyo. Tek başına bu zaten direkt bodoslama metafor, ama genç dediğin salak olur, anlamaz diye iyice üstüne gidiyo, "yav şimdi öpüşüyoruz, ben seni çatır çatır yiyorum o iyi de, sevişirsek azarım, kendimi kaybederim, seni hakkat gerçek yerim, böbreğini bırakmam valla" diyip sevişme olayında da kendini tutuyo. Bu filmde ne olduğunu söylemiycem, ama yine öküzlemesine o tutucu değerler var merkezde. Bütün karakterler geri kafalı, erkekler hep zavallı güçsüz kızcağızı koruyolar, filan falan. Diyaloglar bayaa aptal, "ben seni istiyorum bebeğim, sen de diğer erkeksin, sen siktir git" şeklinde en ufak zekadan ve incelikten yoksun dandunlukta.

Şimdi, bu durum rahatsız edici olabilir. Ya arkadaşım, salla gitsin ya. Bi sal ya. Bi defa zaten genç çocukların libidosu tavanda, o ya da bu sebepten kendilerini tutmaya çalışmaları leziz gerilimler yaratıyo. O cinsel gerilimin üstüne üstüne gidiyo hikaye. O yüzden salla filmin ahlakını, geri kafalılığını, o gerilimin tadını çıkar, patlamış mısırını ye, kolanı iç. Birbirlerine "çok sevoorum yau" ve "siktir git diğer erkek" dedikçe sen de "evet evet Kristen ben de seni sevoorum", "hayır asıl sen siktir" de. Benim salon kendini filme tamamen ifade eden bi salondu, ben de kaptırdım, hep beraber alkışladık, güldük, "seeeviş, seeeviş" dedik, dünya kupasında gol atılmışçasına "oleey" dedik, gol kaçmışçasına "aaaauhh" dedik. Ne yalan söyliyiim, çok eğlendim valla.


Görüntümü yönet sefkilim

Filmin görüntü yönetmeni beni çok etkiledi. Filmden her kareyi al, çerçevelet, duvarına as. O derece güzel. Hemen şimdi baktım kimmiş diye, bir de ne göriim, eski ahbabım Javier Aguirresarobe çıkmasın mı? Yalan tabii, ilk defa görüyorum adını. Baktım başka hangi sinemaları tografi etmiş diye. New Moon. Bi önceki twilight yani. Evet, onun da görüntüleri çok güzeldi. Film daha kötüydü, ama görüntüler güzeldi. Anaa, Vicky Cristina Barcelona. E onun sinematografisi de muazzamdı. Habre con Ella (Talk to Her). Vaay, Almodovar. Veee, evet, pastel, çok gerçekçi diil biraz boyalı, ve son derece güzel. Hepsinde farklı yönetmenlerle de olsa birbiriyle nispeten alakalı bi görüntü tarzı, hepsinde de başarılı. Yeni kankam oldun, şanslısın adamım Javier.

Sonuç olarak, öncekileri okumamış, seyretmemiş insana anca Taylor Rautner'in göbek kaslarını görmeye hevesliyse öneriyorum. Onun dışındakilere de gidin eğlenin diyorum kardeşim, düşünmeyin bu kadar. Twilight'a kıl olanlar arasında da nerdeyse o manyak hayranların delilik seviyelerine yaklaşanlar oluyo, günümüzde bakkala sorsan zoloft olsun, zanaks olsun çıkarır verir, ondan alın bi tane rahatlayın.

Bundan on yıl sonra Kristen'le evlendiğimde baş kankam Javier Aguirresarobe'u nikah şahidi yapıcam, ne de olsa o tanıştırmış olucak bizi. Kesin Kristen ayağıma hayvan basıp morartır, varsın olsun.

No comments:

Post a Comment