** 2/5
Osuran yaşlı zenci teyze şakaları. Harbiden mi? Bu hamleyi hayata geçirmeden önce biraz daha düşünmek istemediğine emin misin filmcim? Ayrıcana fiziksel komedinin de iyisi olur, kötüsü olur. Yürürken tırmığa basıp sapı kafana çarpınca bayılma sahneleri üzerine kurulmuş iyi filmler var, kötü filmler var. Bu maalesef ikinci kategoriye giriyo. Arada bi güldürüyo, öyle kabus bişey diil. Ama çok gol kaçırıyo, çok göz devirtiyo, çok dandik espri yapıyo. 'Çarptım düştüm' dışında bi de laf sokma yarışı komedisi var:
-- Sen çok şişkosun arabaya vinçle mi biniyosun? Hehhuaeh.
-- Öyle mi, öyle mi? Ee... senin de kıçın o kadar büyük ki uydudan maç çekiyodur geceleri. Ohahahort.
Bundan daha sofistike olamıyo. Bi de bazı sahnelerde sanki bu beş komedi şahsiyetini yanyana oturtmuşlar, 'senaryoda az önce şu oldu' demişler, 'hadi şimdi komiklik yapın, doğaçlama yapın bununla dalga geçin' demişler, bunların da aklına hiç bişey gelmemiş, zorluyolar bişey söylüyolar, sonra da ona zorla gülüyolar. Yavrum Steve Buscemi'nin de ufak bi rolü var ama güldürmekten çok "ya Buscemi yaa, sen bu hallere düşücek adam mıydın"dırtıyo.
Bunlara rağmen, bitse de gitsek işkencesi çektirmiyo film. Çünkü gülmeye güldürmeye zorlandıkları anlar dışında, hoş güneşli bi yerde tatil yapıyolar, ooh keyfini çıkarıyolar, bariz mutlular böyle, herkes çok mutlu (öyle ayy tiksinç mutlu diil, tatlı mutlu), herkes gülümsüyo, bütün sahneler akşam beş güneşinde mis gibi bi ışıkta çekilmiş, orda olasın geliyo azıcık, o biraz kurtarıyo, bacağına çatal sokasın gelmiyo. Sonlara doğru hayat dersi sahnesi de koymasalarmış keşke, illa her komedi filmine lazım diil şu dangalaklık yahu. En sevdiğim komedileri düşünüyorum da, hiçbirinde yok öyle bişey.
Bu filme gitmeyin. Hiç işiniz olmayan, dandik bi filme takılmanın alnınıza yazıldığı tembel bir cuma akşamı, kanal d'nin veya tbs'in üzerinden bu film sizi bulacaktır. Merak etmeyin.
No comments:
Post a Comment