Yani ne desem ki şimdi ben buna. Güldüm mü güldüm. Eğlendim mi eğlendim. Öyle çok süper mi eğlendim, tadı damağımda mı kaldı? Yoo. Kesmedi mi böyle hevesim kursağımda mı kaldı? Yoo kesti. "Ulan ne karaktersiz herifsin, insan bi tarafa şeyeder" seslerini duyar gibiyim, duymamış oliim, daha yeni elimizi attık hemen böyle bok atmalar, parmakla göstermeler, ayıp bi kere. Hem "şeyeder" ne demek? Git bi türkçe öğren gel öyle laf sok. Allala.
Bu Judd Apatow tayfasını evek seviyorum. Jonah Hill'i özellikle seviyorum. Komik de film. Ama öyle her tarafı süper komik diil. Bi Superbad gibi muhteşem bişey diil mesela. Öyle Funny People filan gibi gerçekçi anlarla flört eden bi komedi de diil (öeehh ne dedim ben be dilim zevkten pelte pelte oldu). Belki de öyle. Çok güzel dedim onu ondan olsun bu da len. Ama yani filmin tamamı özenle kurulmuş, gerçek olmayan, yapay komedisel durumsallara bezenmiş (helal çok acayip gidiyorum, coşuyor coşturuyorum), oyuncak bi zaman/mekan/karakterler sisteminde geçiyo (komedi sistemleri diye kitap da yazıcam, heyecanla bekleyiniz).
Muhtemelen daha fragmanı seyrederken tahmin ettiğiniz üzre sona doğru filmin "eyo, çok çılgınım, rock starım, herkesle sevişirim, sürekli uyuşturucu alır uçarım" karakteri son derece tipik bi "ulan her gece sabaha kadar çufçuf yapıyorum ama göynüme bakıyorum da, yalnızım be arkadaş" bunalımına giriyo, ve filmin "normal bi insanım, hatta işe bak ya aynı senin benim gibi bi insanım seyirci" elemanı Jonah Hill de filme son derece ezik başlamasına rağmen, o çılgannn rock star, bu pırlanta kalbin değerini anlıyo ve ona saygı duyuyo.
Şimdi buna yüklenselermiş filmin motoru su kaynatırmış. Allahtan yapmamışlar. Bu formüle dayalı status-flip senaryoda mevcut olmasına mevcut ama fılm ne bunu ne de olayların geri kalanını pek o kadar ciddiye almıyo, esas olarak bahsettiğim komik durumlara odaklanıyo. O durumların bazıları da hakkaten bayaa komik. Hepsi illa çok komik diil, ama genelde gülüyosun, eğleniyosun, şarkılar söylüyosun, kucak kucağa oturuyosun, sevişiyosun, bütün salon orci yapıyo, işte standart bi cuma akşamı komedi filmi keyfi.
Gidip de Imax versiyonunu bulup seyretmediysen verdiğin paraya değiyo, yok bulup da ona bi sürü para bayıldıysan zaten boru olsun, müstahak sana bu. Bi de ekonomi kötü diyolar, kim diyo bunu yav, herkes sokaklarda, herkes IMAX'de Get him to the Greek seyrediyo, nasıl oluyo şoför bey ya, ben de anlamıyorum vallahi.
No comments:
Post a Comment