Louis Malle Billy Wilder'a demiş ki: "Son filmim muhteşem oldu Billy. Tam 2.5 milyon dolar harcadım." "Hmm," demiş Billy Wilder, "konusu ne?" "Rüya içinde rüya" demiş bizimki heyecanla. Billy Wilder da demiş ki "Tebrikler, tam 2.5 milyon dolar kaybettin."
Kısacası demek istiyorum ki, oh, mis gibi Imax'de adam gibi film seyrettim. Christopher Nolan da allahtan sırf bana bu keyfi yaşatmak adına batmadı, vizyondaki ilk haftasonu boyunca maşallah tıklım tıklım doluydu salonlar, hatta bilet bulana kadar anam ağladı, önce The Sorcerer's Apprentice seyretmek zorunda kaldım (ıyy). The Dark Knight kadar obarey satmamış, ama yine bayağı para kazanmış, memnun oldum.
Film güzel, bence öyle başyapıt filan diil, ama güzel ve keyifli bi film. Çok kafa karıştırıyo ağabey diyenler olmuş, yalan. Film boyunca ne olup bittiğini, neden olup bittiğini filan kolayca takip etmek mümkün. Establishment shot sahnenin geçtiği mekanı belirtir ya, bu film rüya içinde rüya üzerine kurulduğundan, establishment shotlar esas olarak hangi rüyada, hangi katmanda olduğumuzu filan oturtuyo, onlardan bi sürü koymuş filme Christopher, o yüzden kaybolmuyosun kafan karışmıyo. Bunu hava atmak, "aman siz anlamadınız mı ben her şeyi rahatcacık anlayıverdim yau" demek için söylemiyorum. Onu yaparım, ayrı. (Primer'a 5 kişi gitmiştik, filmin sonunda herkes çok anlamış, her şeyi çözmüşcesine bi kendine güvenle kalktı, çıkıyoruz, 'güzeldii valla', 'hakkaten çok zekiydi' filanlaşıyoruz, biri dedi ki 'ben yorgundum ortasında kaçırdım, nooluyodu şurda, şunu açıklasanıza', işte orda belli oldu ki hiçbirimiz bi bok anlamamışız, tek tek döküldük, itiraf ettik). Ama bunun takibi hakkaten zor diil o kadar. Öyle memento gibi, "vaaay, şimdi bi daha baştan seyretmek lazım bunu" bi film de diil. Korkan varsa korkmasın, köküne kadar gitsin filme, mis gibi film.

No comments:
Post a Comment